27 Mayıs 2012 Pazar

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ PROJE ÖDEVİ


Atatürkün İslam Dini ile ilgili Sözleri, Din anlayışı ve dinler hakkındaki görüşleri nasıldı?



Atatürk Allah’a, Kuran’a ve İslam’a derin sevgi ve saygısı olan samimi bir dindardı. Dindarlığını uygulamalarında ve sözlerinde görmek mümkündür. Dinsiz bir insanın yaşamasının mümkün olmadığını söyleyen Atatürk en son hak din olan İslamın güzelliğini sık sık anlatırdı.



Atatürk din, dinler, dindarlık ve dinsizlik hakkında şunları söylerdi:

* Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkanı yoktur…
* Dinsiz kimse olmaz… (02. 02. 1923, İzmir, Türkiyenin Geleceği Üzerine Konuşma)
* Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. (Atatürkün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, sf56)



ATATÜRK’ÜN İSLAM DİNİ HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ NELERDİ?;

Müslümanların Peygamber’imiz (sav)’in gösterdiği yola tam uymaları gerektiğini, insanlığın kurtuluşunun İslamı Peygamberimiz (sav) gibi yaşamakta olduğunu söylerdi…

“BÜTÜN DÜNYANIN MÜSLÜMANLARI ALLAH’IN SON PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED (SAV)’İN GÖSTERDİĞİ YOLU TAKİP ETMELİ VE VERDİĞİ TALİMATLARI TAM OLARAK TATBİK ETMELİ. TÜM MÜSLÜMANLAR HZ. MUHAMMED (SAV)’İ ÖRNEK ALMALI VE KENDİSİ GİBİ HAREKET ETMELİ; İSLAMİYETİN HÜKÜMLERİNİ OLDUĞU GİBİ YERİNE GETİRMELİ. ZİRA ANCAK BU ŞEKİLDE İNSANLAR KURTULABİLİR VE KALKINABİLİRLER.” (Urduca Yayınlarda Atatürk , A.Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Yayını, 1979, s. 70-71)

“BÜYÜK BİR İNKILAP YAPAN HAZRETİ MUHAMMED (SAV)’E KARŞI BESLENILEN SEVGİ , ANCAK ONUN ORTAYA KOYDUĞU FİKİRLERİ, ESASLARI KORUMAKLA TECELLİ EDEBİLİR.” (Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s)



Atatürk sürekli yanında Kurani-Kerim taşır ve Kuran’ı dinlemeyi de çok severdi. Bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve Kur’an-ı Kerim hakkında şunları söylerdi:

HEY BÜYÜK ALLAH’IM… KURAN’A İNANMAYAN KAFİRDİR, BİZE NASIL YOL GÖSTERİYOR? BUNLARI TÜM DÜNYAYA OKUTMALIYIZ. OKURKEN RUHUM COŞUYOR, SİZE DE OLUYOR MU?

ATATÜRK’ÜN PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.V) İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Atatürk Peygamber efendimiz (sav)’e olan sevgisini ve hayranlığını da sık sık dile getirir, Peygamber’imizin güzel ahlakını , iman gücünü ve liderlik vasıflarını örnek gösterirdi.

Onun hal Peygamber olduğuna şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar. Hz. Muhammed (sav)’in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir Meydan Muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların karı değildir. Onun peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır. (Atatürk ve Din eğitimi,Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları, s.2)

Muhammed Mustafa, Peygamber olmadan evvel kavminin sevgisine , saygısına, güvenine erişti… Fahrıalem Efendimiz, sonsuz tehlikeler içinde, tükenmez sıkıntılar ve zorluklar karşısında yirmi sene çalıştı ve İslam dinini kurmaya ait Peygamberlik görevini yapmayı başardıktan sonra cennetin en yüksek katına erişti. (1922, Atatürkün S.D.I, s. 262- 263)

Atatürk Türk milleti için dinin önemini ve gerekliliğini bir çok kereler ifade etmişdir.

… DİNSİZ MİLLETLERİN DEVAMINA İMKAN YOKTUR. HER FERT DİN VE DİYANETİNİ, İMANINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetbbu (derinlemesine araştırma) ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.


Atatürk’ün dinin anlaşılmasına verdiği önem

Din, insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun içindir ki tarihin hiçbir döneminde dinsiz bir topluma rastlanmamıştır. Dinin amacı, insanları güzel ahlak sahibi yaparak olgunlaştırmaktır; insanların kötülüklerden uzak, birlik, beraberlik içinde mutlu ve huzurlu yaşamalarını; öldükten sonra da ebedi mutluluğa kavuşmalarını temin etmektedir. Bir başka ifade ile din, insanların hem dünyada hem de ahrette mutlu olmalarını amaçlamıştır.
Din, bir toplumu millet yapan en önemli etkenlerden birisidir. Milletlerin birlik ve beraberliklerinin sağlanıp devam ettirilmesinde ve milli kültürlerinin oluşmasında dinin önemli bir rolü vardır.
Atatürk, milli kültür ve kimliğin oluşmasında en önemli temel unsurlardan biri olarak dini görmüştür. Bu konuda şöyle demektedir:
”Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.”
“… Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur…”
 Atatürk, sade bir din anlayışına sahip olunması gerektiğine inanmaktaydı. Bu nedenle o, dine sonradan girmiş olan her türlü hurafe ve batıl inanca karşı çıkmıştır. İslam dininin, özü ile uyuşmayan inançlardan arındırarak doğru bir biçimde anlaşılmasını istemiş ve bu yönde çaba harcamıştır. Atatürk bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etmektedir:
“ Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da öyle inanıyorum. Bilince ters, ilerlemeye engel hiçbir şey kapsamıyor. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiş. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamış.”
Sosyal hayatın bütün alanlarında ortaya çıkabilecek her türlü olumsuzluğun önüne geçmek için dinin doğru bir şekilde anlaşılması ve toplumun bütün bireylerine doğru şekilde öğretilmesi gerekir. Bunun için de din, bilimsel metotlara uygun olarak öğrenilmeli ve öğretilmelidir.
“ Nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak, bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak, seçkin ve gerçek din ilim adamlarını yetiştirecek, yüksek öğrenim kurumlarına sahip olmalıyız.” diyen Mustafa Kemal Atatürk, dini doğru anlayacak ve anlatacak din bilginlerinin yetişmesi için yüksek öğretim kurumlarının gerekliliğine dikkat çekmiştir. Bu konudaki sorumluluğun devlette olduğunu düşünmüş, 03.03..1924 tarihinde TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU’nu çıkartmıştır. Bu kanun çerçevesinde toplumu dini yönden aydınlatacak yüksek din öğrenimi görmüş elemanlar yetiştirmek üzere İLAHİYAT FAKÜLTESİ ve dini hizmetlerin yerine getirilmesiyle görevli memurların yetiştirilmesi için de İMAM HATİP OKULLARININ açılmasını istemiştir.
Atatürk, toplumu din konusunda doğru bir şekilde bilgilendirme ve İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarını vatandaşlara anlatmak ve ibadet yerlerini yönetme üzere DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ bir devlet kurumu olarak açılmasını sağlamıştır. Ayrıca, Elmalılı Hamdi Yazır’a hazırlattığı “HAK DİNİ, KUR’AN DİLİ” adlı Türkçe çeviri ve tefsirini ve Babanzade Ahmet Naim’e hazırlattığı “ SAHİH-İ BUHARİ MUHTASARI TECRİD-İ SARİH ve TERCEMESİ” adlı hadis kitabını devlet imkanlarıyla bastırıp ücretsiz olarak halka dağıtmıştır.

Atatürk’ün Okulda Din Öğretimine verdiği önem

Eğitimin amacı, bireyin doğuştan geldiği duygu ve kabiliyetini dengeli bir şekilde geliştirmektir. Bireyin sahip olduğu en önemli değerlerden birisi din duygusudur. Atatürk’ün dini eğitimin okullarda verilmesini istemesinin çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan biriside, aile de alınan din öğretiminin eksik, yetersiz ve batıl inanç ve hurafelerle dolu olmasıdır. Atatürk bu durumu kendi hayatından şöyle örneklemektedir:
“ Benim rahmetli anam beni terbiye ederken bana derdi ki: “ Padişahta ve halifede yedi evliya kudreti var.” Ben zaten evliyanın ne olduğunu, büyük ve üzeri yeşil örtülü bir takım medfunlara bakaraktan öğrenmek istiyordum. Herhalde büyük bir şey gibi hatırıma gelirdi. Ve bunun yedi tanesinin kudretine malik olan insan ne olacak? Dehşet veren bir şey! Ve böyle büyüklük korkusunun ve büyüklüğü belirtilen hakkında söz söylemek de günahtır. Annemin de bana verdiği terbiye bu idi. Ve hiç şüphe etmem ki çoğumuzun aldığı terbiye budur. Annemin de kabahati yoktur. Çünkü ona da annesi aynı terbiyeyi vermişti.” Atatürk çıktığı yurt gezilerinde zaman zaman okulları da ziyaret etmiş, diğer derslerle birlikte din derslerine de katılmış, öğrenci ve öğretmenlerle dini konuları tartışmış, bazı okullara da Kur’an-ı Kerim Hediye etmiştir.

“ Her kişi dinini, din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da OKULdur.”
ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


Öğrenci Adı ve Soyadı:        Alperen AŞÇI
Konu:                                 Atatürk ve Din
Ders Adı:                            Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Okul:                                  Atatürk İlköğretim Okulu
Öğrenci Numarası:               1118
Kaynakça:                           http://www.izafet.com/beyin-firtinasi/435514-ataturk-ve-din.html#ixzz1w6f7ze1l